Kayıtlar

Mart, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SÜZME AY IŞIĞI KADER

Zamanım bir derenin inceldiği kıvrıma kadar Yaşamım ormanın ağaca küskünlüğü Açılan ateşin ve kurşunların miğferi toprak Ve benim huzurlu akşamlarımda içtiğim bir yudum Yudumların taştığı yerden balıklar gülümser kaderime Bütün o balıklar gün yüzünde ışıklı fener Söz dinlemez oltalar Bir kadeh ay ışığı sarkar bulutların arasından Süzme ay ışığı kader Derdimi o oltanın ucuna bağladım Derinlere değin balıklara meze Eskiden kalma yaşlı, meftun bir tren geçsin suların arasından Biraz sevgi bıraksın istasyona Süzme ay ışığı kader Kaybettim-anladım-yanıldım Düşünce acıyor canım, kalktığımda izleri kalır Pudra kokulu düşlerim serpilmiştir yerlere Bulutların getirdiği Süzme ay ışığı kader Çocukluk tenim sarkıyor bu yılgın kabuğun içinden Çocuğun teni insanın teninde yanar Ne mutlu bir kayıpsın Zamanın sildiği Süzme ay ışığı kader

SABAHA VARACAK

Bu gece tüm acıları Kadehlere vurup parçalamak lazım Sabah, öğlen, ikindi ve akşam Yüzlerini göremediğim bin türlüsü doluştu, Her türlüsü oturdu masama. Bu gece tüm topu tüfeği Sevgilere sarmalayıp boğmak lazım Aklıma, hayalime gelenlere kapılar kapalı Seslerini duymadığım bin türlüsü doluştu, Fısıltıların her türlüsü oturdu masama. Lambalara doluştu güneş sinekler arası Nemli rüzgâr gözlere inat Sırtıma batıyor duvardaki tuğlalar Sandalyemden düşmüşüm Bu gece tüm topu tüfeği Sandalyeme bıraktım  Gece topu tüfeği almış, koşturuyor Sabaha varacak                                 Belli.

TOPRAK USULCA

Yıkanmalar derelere çamur bırakıp Geriye sade bir toprak Ruhumda salınan hüzün kalır Dünya sendeler kalbimde Tek ayağı taşa takılır Şimdi bakıyorum Toprak usulca nemlenmiş için için Bir yapraktan ne kadar kan çıkarsa Bir tavşan o kadar uzağa zıplayacak Çakal inine varana değin.