Kayıtlar

Nisan, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

EMANET

Kaldırım taşları arasından çıkan yeşillik Umutları işte oraya sakladık Yağmurları gözlerimizin içine Gökkuşağını kalbimize Rüzgârları saçlarımıza sakladık   Mutluluğu kırmızı yanaklı bir çocuğa emanet ettik Yanaklarındaki güneşi bir meleğe Kalbindeki sevgiyi ise dualara emanet ettik Kendimizi ise Bulamadık bir yer Sığamadık emanet kasaya.

SON HARF

Kendi hikayesinin son sayfasına düşmüş Yitik bir kıvılcım görünen; Tüm defteri bir anda yakan Ve tüm harfleri eriten aniden Yazması zor olan, yok etmesi ise rüzgâra koşan Derdimiz aynı gökyüzü, Aynı hiçlik yokuşu Biz uyurken düşleyen Uyanıkken hepsini yıkan ve yok eden Kafesine kahırlanan kanatsız gündüzler Gündüzlere tuzak arsız geceler Gamhâneden yayılıyor sisli sesler Sussak geçer mi limandan bir gemi? Derin bir bakış atar mı denizin orta yerine? Selam söyleyin martılar gökyüzündeki küllere Son sayfanın son harfi de düşüyor şimdi                                              Denizin                       Orta yerin   ...

HASLET

Ağacın yapraklarını koruyamaması gibiyiz Önce düşüyoruz, sonra gölgesinden  Tek nefeslik bir rüzgarla uzaklara savruluyoruz  ‘Yalnız’ isminde bir kedi geçiyor üstümüzden Ağacımıza küsüyoruz Üstümüzde kayıplarımızın dövmesi Ay ışığında parlayarak sızlıyor  İnce damarlarımız görünüyor, dişlerimiz Dişlerimiz doğum sancısı çeken Bir anne acısıyla birbirine kenetli  Aslında düşün(ün)ce acı,  Kelime olmayı bile hak etmiyor Neyi var elinde Ne köklü bir ağacı ne ince bir dalı  Bir tomurcuğun zihninin kıvrımı  Uzaklardan geriye bakıyoruz  Geride kalan esintinin içinde  Dökülen dişlerimiz, kuruyan parçalarımız  Çokluğumuz sonrası hasletimiz var  Biz en güzel yalnızlarız savrulan Bırakalım şimdi yağmur sonrası toprak gibi Hatıralarımızın ve bütün Yeşeren yaprakların                                  Bir kokusu olsun Adı: Mutluluk

YALNIZ KALDI SALINCAKLAR

Yağmurun yağmasını beklersin İnadına dağılır bulutlar Kalırsın kimsesiz   Dönüp bir düşün içine Salıncaklar sallanır sessizce Öylece geçersin   Saç tellerimin arasından Sesleniyorum ayrılığa Kalabalık bir yığın içinden   Ellerim titrek ve sıkılgan Yüreğim bir atlıkarınca Dönüp duran sessizliğe   Başladığı yer hep bitiş Söylenenler nakarat kısmı şarkının Ezberler hep oradan   Atlıkarıncalar Çarpışan arabalar Yalancı meraklı bakışlar   Saç tellerimin arasından Sesleniyorum ayrılığa Kalabalık bir yığın içinden   Salıncakların altına bir şeyler Berrak bir şeyler bıraktım Kendi yağmurumdan eksiltip   Eksilttiğim hep eksik kalır Yağmurum, yabani otlarım Bir seni bitiremedim   Mutsuzluğu terk ettim Mutluluğu terk ettim Gökyüzüne bakan çocuğu   Gökyüzüne bakan çocuğu da Terk ettim, böyle böyle         Yalnız kaldı salıncaklar ...

SENLERİN SENSİZLİĞİ

Başka dilde bir ağıt oldum kimi zaman Anlamadım kendimi Yorgun bir dağ gibi çöktü sırtıma  Senlerin sensizliği Sessiz vadilere sakladım seni Uçurumdan atlayan bir martının kanatlarına bıraktım  Açan çiçeklerin içine sakladım  Gözlerimden ırak olan her yere Serptim ve bıraktım  Başka dilde bir şarkı oldum kimi zaman Gökkuşağının sırtında aradım seni Serçelerin kanatlarının altında Bir kirpinin yuvasında aradım  Yorgun bir dağ gibi çöktü sırtıma Senlerin sensizliği Anladım sensizlik seslerin içinde  Duyulmayan bir çığlık Tıpkı sessizlik gibi

NE

Duvarlarda dağılmış Ruj izleri var hayatın Silinmiş ve darmadağın Aynadan aynaya Haykıran çığlıklarla Artık acıdan başım değil Zihnim ağrıyor İçimden zehir yolu geçiyor Ama ne ipek çarşaflar Ne yeni nesil meraklar Ne taşınıyordu bilinmez Sormaya korkuyorum Ah bu acı Bir tas çorbaya dönüşse Ne karınlar doyar

KOZA

Öyle bir soru sorulsa ki, tüm evren parmak kaldırsa  İçimizin karanlığında dip köşe dolaşsa cevaplar  Nefesler zamanın içinde suçluyu bulsa  Cezası, bir bedende olmayan ne varsa  Yığsa önüne zaman, bir kelebek konsa  Bir kelebek dursa önünde zamanın  Yeter ki her soruya bir cevap olsa Sorular nefese hapsedecek onu da  Suçlusu çok olan bir sıkıştırılmışlık  Denizlerle çevrili ve oldukça ıslak  Kelebek kanatlarından düşen umuda kırgın Ve çatılarda bekleyen kuşlara dahi küskün Gözleri yalnızlık karası, ellerinde biletler Bitkin, onları bekleyen yeni bir zindan  İçinde solmuş bir kelebek  Ellerinde kilitlerle ayakta zaman Umudun son kanat çırpışına hayran Bilmediği, bir giz gibi Bulutlarda saklı bütün kozalar