KUM
Yarı saydam
yürüyorum
Bir yanım
dersin gökyüzü, oysa
Bir
bulut parçası bile yok bedenimde
Toz içinde
üstüm başım
Elimde silah
olarak
Sadece bana
ayrılan zaman var
O da
aksayarak yarı durgun denizlere
Ulaşma çabasında
sahile yürüyor
Aslen elimde
bile değil
Arkasından
kalan adımlarımla yığılıyorum
Kum oluyorum,
içimde yer yer çakıl
Dalgalara
olan mesafem
Bir
insan boyu, bir insan soyu
Güneş kurutsa
soramam hesabını bilene
Kızıyorum,
ayak basılmaz oluyorum
Neyzen’den
ince bir küfür yiyorum
Kanım çekiliyor,
bekliyorum
Dalgalar
gelip çekecekmiş kolumdan
Alacakmış
yeşil düş bahçesine
Sessiz bir
koya bırakacakmış beni
Serinliğe
doymuş bir kum tanesi olarak
Üstümden
yediğim okkalı küfür kalkacak
Canını
yaktığım ayaklar affedecekmiş
Çocuklar
benden kaleler yapacak
Saçlarım
kalenin tepesinde dalgalanacak
Ellerim dalgaları
yeniden çağıracakmış
Bende bu
yalana kandım
Bir tövbekâr
söyledi diye
Saflık mı
bu denize karışma isteği
Kumun söylencesi
belki
Üzerimden
esen rüzgâr iyi bilir derdimi
Umutsuzluk
iki elin kavramsızlığı birbirini
Uzaklara
dalıp gitmeler
Uzaklara
dalıp gitmelerim
Geçmişi bir
uçtan yakalama çabasıymış
Artık Mazhar
Osman gelse
Yasaklayamaz
bana
Gece içilen
denizköpüğünü .
Yorumlar
Yorum Gönder