İYİLERDEN ÖLDÜRDÜLER

Saldırabilecekleri neyim kalmıştı

Sürekli hasta taşıyan bir kalbim ve soluk, yıpranmış

Birkaç eski benlik, başka ses yok

İşkence-hayır hayır, eski limandan başkası şahit değil

İnsan heykelleri görmedim burada, martılarda geçmedi

Kurgulubilimli şehrin üstüne Ay koymuşlar

Bakınca anımsamalıyım sanki geçmişimi

Eski kapaklı, yırtık ve nemli bir kitabın ortasından

-Sızı bir fareyi kovalatır

Karanlık içinde kendini yakalamaya çabalar insan

Köşeye kısılana kadar kovalama sürer

Köşede yüzleşmenin gölgesi, arkasında ışıkla

Ve düşünmüş olmanın güzelliği ile yansır

Şimdi nereye dönmeli-

Kayaların üstünde bir amfitiyatro kurulu

Perdeler kapalı, aralarsam çiçek açmış ağaçlar,

Boyalı tahta kapılar, merdivenler, çeşmeler görülür mü

Yoksa yine kan mı dökülür-bir ilgimiz yok

Bunu çocukluğuma başını okşayarak anlatmalıyım

Benim başıma tutmuyorlardı-uyku geniş koridorlu,

Ilık ve sessiz bir kaçış yolu, artık söz yok-söz

Dünya korunma birliğinin kırmızı listesinde

Her şey geçiyor- geçmiyor

Hiç geçmiyor, mırıldandığın bu şarkının sözleri yalan

Bir yazarın müzikle ilgili söylemleri geliyor aklıma

Ona da uğrayıp söyleyeceğim, haklıymışsın sonuna kadar

Dokuz minik figürü ve diğer kuklaları bir ahid sandığına

Eski liman kentinin serinliğine bırakıp,

Yalan sözlerden oluşan şarkılarının zulmüne terk etmek

Bütün boş düşünceleri bir müzeye tıkmak ve hepsine

Terleyen Direk’te şifa diletmek güzel olurdu

Cesur’a özlem duyuyorum böyle anlarda

Genellemeler yüzünden kaç serçe öldü Cesur

Bu limanlarda titrerken soğuktan

Kaç bugün yasla geçti

Sayıyorum birden ona ondan bire

Ev diye bir yere getirdiler beni, iyiyim

İyiymişim, ben iyiymişim

Peki senden ne kaldı geriye Cesur

Bir avuç toz parçası

Sende iyiydin Cesur, hem de çok iyi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİZİM ULAŞMAYANIMIZ MAKBUL

UMUDUN GÖLGESİ

İKİ LEM'