ÇIKIŞ

Okaliptüs gibi geceleri

Ay ışığı değdikçe kurutuyorum

Bir insanın en derin acılarını kurutur gibi

İçine düştüğüm çamuru

 

İmkansızlığımı avlıyorum

İşçiliğin sıfır olduğu kulübeler

Çabuk kopan kolyeler yapıyorum

İlkel bir kabile kurdum

Üstüne bir de bağdaş kuruyorum

 

Tahakküm özgürlüğüne kavuştu

Uzun yıllardır duvara çizili 

Ufka bakıyorum

Ay ışığı değdikçe unutuyorum

İçine düştüğüm çukuru

 

Bazen söylemek gerekiyor

Dinliyorum çıkıyor ağızdan

Dinlemek en ciddi husus

İnsanın katlini vacip kılıyor

 

Gemilerine su dolarken aldılar bizi

Gidelim Cesur batıyoruz

Batıyoruz güneşle birlikte

Herkesin tenine batıyoruz

 

Azalar anlamdan geçiyor

Mensubu bir bataklığa çeken

Bulunan bataklığa çekilen

Her taraf ayrı soluyor bizi

 

Kavramlar ötekileştiriyor

Akıl

Ana rahminde

Doğum anında

Çıkış için bırakılan

‘O şey’

 

Samimiyetsiz bir işve içinde

İçinde neşter tutan elleri

Bırakılmanın nefretiyle titriyor

Anlayacak kimsesi yok

İçeride yalnız ve

D inliyor

 

Batırıyoruz Cesur gidelim

Her bırakılan gibi isimsiz

Aranmayan ve sorulmayan olalım

Başka türlü dinmiyor

 

Horod le’Ale kıyısından

Sessiz bir güzergâh çizelim

Şekli oldukça cazip

Medeni oyunları kenara iteriz

Aranmadan ve sorulmadan

Kendi çapımızı ölçeriz

Sabah akşam ‘O şey’ e içeriz

 

Sonra ne mi olur

Düşeriz Cesur

Bizde bu şans olduktan sonra

Yine ana rahmine düşeriz

Bu sefer inşallah

Çıkışı es geçeriz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİZİM ULAŞMAYANIMIZ MAKBUL

UMUDUN GÖLGESİ

İKİ LEM'